Orta sınıfı bitir! Çok fakir ve zengin yarat!

25 Haziran 2022 Cumartesi

Dünyanın bütün ülkelerinde hemen her alanda taşıyıcı güç orta sınıftır. Belli bir eğitim düzeyi olan, alanında uzman, bilgi ve becerisini küçük ölçekli girişimcilikle üretime çeviren orta sınıf başta demokrasi olmak üzere, kültürden sanata, eğitimden spora her alanda lokomotiftir. 

Daha iyi bir yaşam hayalleri kurabilir, bunun için harcadığı çaba ülkenin de daha iyi olmasına yöneliktir. Zira yurtseverliğin bir ölçütü de kendi işini iyi yapmaktır. Ülkesel gelişmenin motoru bireyin kendini her alanda geliştirme duygusudur.

Çok zenginler aynı zamanda servetlerinin esiri olurlar. Para onları teslim alır.

Çok fakirler hayatta kalma güdüsü dışında fazla bir şey düşünemez. 

Çok zenginler varlıklarını koruma duygusunu demokrasinin önüne koyar, çok fakirlerse hayatta kalma duygusunu...

***

Bu genel kural dünyanın pek çok ülkesinde geçerli. Arjantin’den Filipinler’e, Mısır’dan Zimbabve’ye sırt çantası ile dolaşıp yazdığımız coğrafyalarda bunun çarpıcı örneklerini gördük.

Arjantin’de Peron’un unvanı şuydu:

Çok zenginlerin ve çok fakirlerin diktatörü!

Peron, kendine bağlı zenginler yaratmış, onların servetlerinin bir bölümünü kendisi adına fakirlere dağıtmasını istemişti. Arjantin’de iktidarı destekleyen büyük yığınlara yakıştırılan ad şuydu:

Çok zenginlerin ve çok fakirlerin diktatörü!

Sonraki yıllarda da bunun izlerine tanıklık ettik.

Filipinler’de Marcos, eşi İmelda’nın üç bin ayakkabısı ve dünyanın en zengin lideri haberleri ile ünlenmişti. 1990’larda bu ülkenin başkenti Manila’da parkları ev edinmiş olanlara bakıp şöyle demiştik:

Bir don bir fanila, işte size Manila!

Zimbabve’de halk kurtuluş ordusunun lideri olarak iktidara gelen Mugabe, ülkenin bütün servetinin yabancı azınlıkta olmasının önünü açıp iktidarını sağlamlaştırmıştı!

Böylesi ülkelerde halkın en temel gıda maddelerinden bazıları “kolay ulaşılabilir” halde tutulur ki isyan çıkmasın! Örneğin Mısır’da ekmek ve pirincin, Irak’ta yumurtanın sofradan uzak olmaması gerekir! 

Türkiye elbette sözünü ettiğimiz ülkelerle karşılaştırılamaz. Ancak son yıllarda adım adım “demokrasi ile yönetilen ülkeler” sınıfından çıkarılıyoruz. Ankara’da özellikle Batılı ülkelerin büyükelçilikleri Türkiye’yi sistemi işleyen, kurumları oturmuş, seçimle gelenin seçimle gittiği ülkeler arasından çıkarmış görünüyor. Artık bu yönde çaba harcamadıkları dikkati çekiyor. Bunun yerine şu hava hâkim:

Türkiye’de bize halkını idare eden, muhatap olduğumuzda her şeyi doğrudan kendisinden isteyebileceğimiz bir yönetici lazım!

Bunun olabilmesi için orta sınıfın yok edilmesi gerekirdi.

O yapıldı!

***

Buradan nasıl çıkacağız?

Sorunun anlamı şu değil:

Bu iktidardan nasıl kurtuluruz?

Sorun bu iktidardan kurtulmayı çoktan aştı. Eğer sadece buraya indirgenirse, iktidar da gitmeme mücadelesini bunun üzerine oturtur. “Bize düşman oldular” diye başlar, “çünkü” diye devam eder...

Bu iktidarla uğraşmayı bırakıp sadece millete ulaşmayı ve yeni bir Türkiye için mücadele etmeyi planlamalı...

Büyük ölçüde bitirilse de elde kalan orta sınıf iyi bir hedefleme ile bu işin lokomotifi olabilir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları